Mehmet Göçer'in Un Sandığı Kitabının Web Sitesidir

  1. Anasayfa
  • Akayburo Elbistan

    Prof. Dr. Abdullah GÜNEN

Mehmet Göçer, büyük mücadelelerle 23/08/1957 yılında yayınladığı Elbistan Postası, onu kapatmasının ardından 30 Temmuz 1960 tarihinde yayınladığı Elbistan'ın Sesi adlı yerel gazetesinde toplumun sesini yansıtmaya çalıştığı, gerek gazetesine giren, gerekse haricen hazırladığı yazılarını kitap haline getirmiştir.                                        
 
 
Mücadele dolu yaşamın içinden geçen yazar, yaşadığı toplumda anlatılanları, onları etkileyen olayları, başlarından geçenleri oldukça titiz bir çalışmayla kitaplaştırmıştır. Burada yazılanların genel özelliği halk arasında sözlü olarak konuşulan, halkın değer verdiği insanların başlarından geçenlerin anlatıldığı, rivayet olarak anlatılan olayların asıl muhataplarının bulunarak birinci elden hikayelerin dile getirilmesidir. Bunun yanında kendi başından geçenler, topluma ders niteliği taşıyan ibretlik olaylar da kitabın konusudur.
 
Bu kitap aslında bir hayat yolculuğunun çok açık bir fotoğrafı gibidir. Kitabın sayfaları yazılmadan önce sohbetlerle, düğünlerle, cenazelerle, çeşitli dostluk meclislerinde oluşturulmuştur zaten. Bu anlamda yazar bu ve buna benzer çalışmaları ile bir nevi kendi hikâyesini de yazmıştır.
 
Toplumun ihmal edilen manevi dinamiklerini basit gibi görünen ancak herkesin anlayacağı bir o kadar da derinlikli ibretlik olaylarla gözümüzün önüne getiren yazar, toplumumuzun bir anlamda bilge yönünü de gözler önüne sermektedir.
 
Kitap, ahlâkî nitelikli öğütlerden ve kıssalardan oluşmaktadır. Yazar toplumun yozlaşmasına neden olan âmiller ile bunun önüne geçmek için alınması gereken tedbirleri deneyimlerinden de yola çıkarak geniş bir şekilde ele almaktadır. Eserde anlatılan hikâyelerde bilgelik, hikmet yolunun önemsendiği ve önemsenmesi gerektiğine vurgular yapılmaktadır. Anlatılan hikâyelerde bir taraftan somut çözümlere yer verilmekte diğer taraftan manevi değerlerin önemine vurgu yapılmaktadır. En önemli ahlâk sorunlarından olan “ADALET” konusu üzerinde sıklıkla durulmakta ve toplumun temeli olduğuna dair hikâyeler anlatılmaktadır. Toplumsal ahlâk ile ilgili nezaket kurallarına da ayrıca yer verilmiştir. Toplumda refahın, özü sözü bir bireyler aracılığıyla sağlanacağı üzerinde durulmaktadır.
 
            Eser, bir seyahatname görünümü de sunmaktadır. Halkın gelenek ve göreneklerinin aktarılması anlamında büyük öneme sahiptir. Çalışma, konuya uygun atasözleri ile süslenmiş ve akıcılık kazandırılmıştır. Ayrıca çalışmada Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman, Napolyon gibi önemli tarihi şahsiyetlere de yer verilmiş ve onlar ile ilgili ibret alınacak konular üzerinde durulmuştur… “Fedakârlığa talip olunuz” gibi gündelik hayatı kolaylaştıracak özlü sözlere de yer verilmiştir. Eserde zaman zaman Şeyh Sâdi ve Mevlâna gibi ünlü şahsiyetlerden şiirlere de yer verilerek eserin akıcılığı sağlanmıştır.
 
Anlatılan hikâyelerde insanın ahlâki özelliklerini kaybettiğinde onu geri kazanmasının güç olacağı ve dolayısı ile kaybetmeden bir takım şeylerin değerinin bilinmesi gerektiği üzerinde durulmuştur. Ayrıca dil’in kullanımının çok önemli olduğuna dair sözlere de yer verilmiştir. Yunus’tan verilen “dil ola kese savaşı, dil ola kestire başı, dil ola ağulu aşı, bal ile yağ ede bir söz” ifadeleri dil ile davranış ve ahlâkın arasındaki sıkı ilişkiyi göstermesi açısından oldukça manidardır.
 
Eserde yalnızca insan ilişkileri ve ahlâk konularına değil, çevre ve çevrenin korunması ile ilgili konulara da yer verilmiştir. Örneğin Mehmet Emin Yurdakul’dan verilen şu dörtlük çevreye olan duyarlılığın en güzel örneklerindendir:
 
Sakın kesme, her dalından bir güzel kuş ses versin,
 
Sakın kesme, gölgesinde yorgun çiftçi dinlensin,
 
Sakın kesme, aziz vatan günden güne şenlensin
 
Sakın kesme, bu sevimli yurda  kanat kol gersin.
 
Hacı Bayram Veli’den
 
“Bilmek istersen seni;
 
Can içre ara canı. Geç canından bul anı.
 
Burada kişinin kendini bilip tanımasının yine kendi ile mümkün olduğu, kendi içine kıvrılmak gerektiği yönünde öğütlerde bulunulmaktadır. Yöresel hikâyeler öğüt verici bir tarzda anlatılmıştır. Yöre halkının sözlü ve yazılı geleneğe dayalı kültürü hem Hz. Ali gibi kutsal şahsiyetlere hem halk ozanlarına hem de edebî şahsiyetlere dayanılarak anlatılmıştır. Eser, özellikle sözlü kültürün yaşatılması bağlamında da önem taşımaktadır. Ayrıca halkın üst makamlardaki devlet büyükleri ile olan diyaloglarına yer verilmiş ve Anadolu halkının küçümsenmeyecek bir toplum ve siyaset algısına sahip olduğu gözlenmiştir.
 
Yazarın dikkat çeken bir diğer özelliği ise, akademik hayatta önemli bir etik mesele olarak görülen kaynak gösterme konusuna gösterdiği hassasiyettir. Adından bahsedilen kişilerin ev bilgilerine varacak kadar detaylı bilgilerin yanında, kaynak kişiler veya adı geçen kişilerin fotoğraflarını esere koyması da ilginç ve aynı zamanda takdir edilecek bir yöntem olarak görülmelidir.
 
Asıl memleketi olan Darende yanında yaşamının büyük bir kısmını geçirdiği Elbistan ve  yöresinin  problemlerini, halkın yaşayışlarını dile getiren yazıların yoğunlukta olduğu bu eser, aslında toplumdaki güncel meselelere de örnek hikâyeler yoluyla çözüm önerileri getirmektedir.
 
Elbistan’ın Sesi gazetesinde yazdığı köşe yazıları ile bulunduğu ilçenin dertlerini, problemlerini dile getirme amacını gütmesi beklenirken, toplumdaki genel bozulmaya yönelik dikkatleri çekmesi ve hak arama yöntemi olarak da kendi hayatından örnekleri kitaba taşıması, özellikle hakkını arama konusunda ne yapacağını bilmeyen insanımıza çok güzel bir örnek teşkil etmektedir.
 
Elbistan’ın Sesi dediğimizde klasik anlamda bir Elbistan fanatiği olmaktan ziyade, Elbistan’a katkı sunan Türkiye’nin her yerinden gelmiş kamu görevlilerinin hakkını teslim etmesi ve onlardan övgüyle bahsetmesi de geniş ve derin bir memleket sevdası olduğunu göstermektedir.
 
Bu tür eserlerin gözden kaçan ama çok önemli olan bir işlevi de vardır. Bazı tarihi veya yaşayan siyasi şahsiyetlerin görünenden farklı özelliklerini gözler önüne sermesidir. Dolayısıyla bir başka yönüyle insanları değerlendirmek, belki de asıl kişiliklerini görmek adına bu tür eserlerin çok büyük faydası olmaktadır. Elinizdeki eser de bunun güzel örneklerinden birisini teşkil etmektedir.
 
Kitabın bir başka özelliği de; samimiyetin, kitabın ilk sayfasından itibaren kendini hissettirmesidir.  Günümüzde yazılan kitaplarda kurgu endişesiyle samimiyetin heder edildiğini görürüz çoğunlukla, ancak bu kitapta kullanılan dil, yazarın kurgu endişesinden ziyade bir şeyler anlatmak endişesini taşıdığını ve bunu da en doğal haliyle yaptığını görüyoruz.
 
Özellikle ibret verici hikâyelerin sonucunda gençlere yönelik tavsiyeleri, aslında gençlere verdiği önemi göstermesi açısından da önem taşımaktadır. Kitabın birçok yerinden gençlerin işin içinde olduğu dürüst ve ahlâklı olmakla ilgili olaylar bunu göstermektedir.
 
Daha önce yayınlanan kitapların devamı niteliğinde olan bu eserin,  kültür, siyaset ve tarih hayatımıza çok önemli hizmetleri olacağını görüyorum.
 
Yazara, yaptığı bu güzel çalışma için teşekkür ediyorum. Umarım bu tür çalışmaların sayısı bu vesile ile artar ve Türkiye’nin farkında olmadığı dinamiklerinin farkına varılır.                                                                                                                                           
 
Gazi Üniversitesi  Fen-Edebiyat Fakültesi
 
Fizik Bölümü Başkanı
 
Ankara, 2009

2024 - Mehmet Göçer'in Un Sandığı Kitabının Web Sitesidir--KOSKER