Mehmet Göçer'in Un Sandığı Kitabının Web Sitesidir

  1. Anasayfa
  • Akayburo Elbistan

    Mehmet Göçer

Sahip ve kurucusu  olduğum Elbistanın Sesi Gazetesi'nin sohbet köşesinde 2001 yılı sonlarında yayınlamaya başladığım yazılarımı, “UN SANDIĞI” adını verdiğim kitapta toplayarak, muhterem okurlarıma sunmanın mutluluğu içindeyim.      

   Toplumumuzun aile sohbetlerinde, düğün odası, kahve ve cenaze evi sohbetlerinde konuşmalara dikkat ettim; insanlara en tatlı geleninin, geçmişte kişiler arasında yaşanan bilhassa kıssadan hisse yansıtan olayların olduğunu anlamam üzerine bu yöntemi seçtim, araştırmalara başladım.   

            150'yi aşkın olay arasından büyük bir bölümünü, elinizdeki bu, 1. ciltte yayınlamış bulunuyorum. Geri kalanlar ile yeni gelip elimde bekleyenler ve de daha sonra gelecekler; Allah ömür ve de nusret verirse, 2.ciltte yayınlanması programımdadır. Olaylardan

hiçbirisi efsanevî değildir. Üstelik ulaşabildiğim kaynak ve olayın ilgilisinin fotoğraflarını imkânlarım ölçüsünde temin etmeye çalıştım. Bu çerçevede, siz sayın okurlarımızca tarafıma gönderceğiniz yaşanmış olaylara kaynak olan kişi ile mümkün olursa ilgilisinin de fotoğrafının ve sizin mektuplaşma adresiniz ve telefon numaranızla birlikte göndermenizi hatırlatmak isterim.  

          Bu kitabı eline alan ve internet kanalı ile üç yüz elli bin kişinin okuduğunu bildiğim siz saygı değer okurlarıma sesleniyorum: Değil Elbistan ve havalisi, yurt içi ve yurt dışında yaşanan, (Ama mutlaka yaşanmış ve herhangi bir kitapta yer almamış olacaktır) bu ve benzeri olaylar yukarıda da arz ettiğim gibi tarafıma bildirildiği takdirde, hazırlığına başladığım 2., icabında 3. ciltte yer alacaktır.

   Birbirinden ilginç olmasıyla birlikte bilhassa Elbistan, Afşin ve çevresinde en çok ses getiren ve dünyada eşi görülmemiş, diğer bir deyimle ilk ve son Durdu Gök'ün  aşk hikâyesi olduğu için; kitabımın adını “UN SANDIĞI” koymuş bulunuyorum.

   Allah nusret ve ömür lutfederse, devam eden ciltlerde buluşmak temennisiyle saygılar sunuyorum.

Un Sandığı 2. Cilt Kitabımız
Hakkında da Birkaç Söz
“Kitabımız” diyorum; çünkü, birden fazla, kişilerin bir araya gelerek hazırladıkları bir kitap durumundadır, elinizdeki Un Sandığı 2. cilt kitap.
Buna kaynak ve bir nevi ortak olan siz değerli okurlarım ile yeni kaynak olacak olan değerli kardeşlerime, ortaklarıma sesleniyorum:
Biraz daha açacak olursak; bu kitabın oluşmasına bendeniz sade vasıta ve de emektarlık yapmaktayım. Bu durum, kitap yazma yönünden Türkiye'de ilk defa başlayan bir nevi toplumun imece çalışmasının ürünüdür... Her arzu eden, göndereceği konu, kitapta yer aldığı takdirde ortağımız olmuş, ölmez-yitmezlerin listesine girmiş, torunlarınızın torunlarınca hatırlanacaksınız demektir. Bunun başka yorumu yok. Çünkü, hedefim, toplumumuzun muhterem bireyleri ile kucaklaşarak bu kitabı, bu kitaplar serisini hazırlamak yegâne arzumdur. Örnek mi istenir?; henüz okunmadan göz atılacak olursa, olaya kaynak olan muhteremlerin resimleriyle, sayfaların süslenmesidir. Tabiî ulaşıp temin edebildiğim kadarı ile.. Resmini temin edemediklerimin de ruhları, şu bir gerçek ki; manevi yönden ortağımızdırlar. İşte, yaşayan kişi doğrudan, merhum veya merhume ise mübarek ruhunun katılımı ile manevi ortağımızdırlar.
Bağışlanacağımı umarak yazımı biraz uzatmak zorundayım. Burada, konuyu yineleyip; herkese, herkesime sevgi ve saygılarımı sunarak sesleniyorum:
Bizzat yaşadığınız, şahit olduğunuz; anne, baba, dede, hala, teyze, amca ve dayınızdan veya bir samimi dostunuzdan dinlediğiniz olayın ana hatlarını yazarak, telefonunuzla birlikte, sizinkine ilaveten mümkün olursa anlatan ve anlatılanın fotoğraflarını göndermenizi istirham ediyorum. “Telefon numarası niçin?” denecek olursa, takıldığım bir yerde; “şu acaba şöyle mi?” deyip, olayı sağlıklı bir çerçeveye oturtmak için. Şunu da yineleyelim ki; kitabımızda yer alacak konu ve konuların kıssadan hisse verir yanı olması, icabında komiklik, muziplik ve sakarlıktan doğan yanı ile stres attırması, bilhassa gençlerin ibret alması v. b. bir durum yansıtması tercihimizdir.
Yeri gelmişken bir konuya da değinmeyi uygun buldum, şöyleki; Un Sandığı kitabımız, umarım ki bazı kurum ve kuruluşlarca, bir gün gelecek, beklenenin üstünde çoğaltılarak yurdumuzun her köşesine ulaştırılacaktır. O zaman da tabiî okuyucu sayısı çoğalacak, bir bakarsın değerli okuyucularımızdan bir çok kişi, birer konu, ilginç bir olayı bana yazıp gönderecek, o zaman da ortak sayımız çoğaldıkça çoğalacak, bu kere de ciltler serimiz tabiî ki artacaktır.
Muhterem okurlarım:
1. Cildi okuduktan sonra; “Stres attırma reçetesi” diye vasıflandıran Eğitimci-Yazar sayın Mehmet Gülseren'in teşhisinde en ufak bir abartma olmadığı kanısındayım. Bu hususta, sayın Gülseren Hocam'n teşhisini tebrik etmeden geçemiyeceğim. Zira; karşılaştığım çok kişilerin aynı fikirde olduklarını bana bizzat ifade etmeleri, şevkimi, hattâ enerjimi de artırmaktadır diyebilirim. Çıktığımız yol, Türkiye'de konusu itibarı ile tek yol gibidir. Belki gibisi de fazla. Olayın mutlaka yaşanmış ve (miş)ten uzak olması, bir nevi ispatlı-şahitli olması güvenirliğimizi artırmaktadır. Hem bu yönden, hem de muhteva zenginliğindendir ki; 1. cilt Un Sandığı kitabımız, Kültür ve Turizm Bakanlığı Millî Kütüphane'sine 2003/4 4676 Aks. Numarası ile kaydolmuştur. Bu şerefe, yalnız ben değil, hepimiz ortağız. 2. cildimizin de kaydolacağından kuşkum yok. Şurasını da belirtmeliyim ki, yukarıda da söz ettiğim gibi siz değerli ortaklarım sayesinde ciltler zinciri devam edecektir, Allah ömür, sağlığım da elverdiği müddetçe tabiî.
Demek istiyorum ki, bu kitabı hazırlamak oldukça zor. Örneğin, 1. cildin hazırlanışı yaklaşık üç yıl sürdü. 2. cilt ise bir yıl. Yukarıda değindiğim, okulda fıkra anlattığım gibi bir üniversitenin bir fakültesinde de, “Treni ilk görenler” fıkramız ders yapıldı şöyle ki; İzmit Kocaeli Ü.nin bir fakültesinin eline geçen Elbistanın Sesi Gazetesi sohbet köşe yazımı okumaları üzerine matbaamıza telefon açarak durumu anlatıp, “müsaade ederseniz bu konuyu sınıfta ders yapmak istiyoruz” dediler. Biz de”memnuniyetle” cevabını verdik. Bu çerçevede, görüş ve kanaatıma göre, bir gün gelecek UN Sandığı kitabımızın birçok bölüm ve fıkraları muhtemelen okullarda ders olarak okutulacaktır. Ayrıca; “Neden Un Sandığı adını verdiniz?” diyenlere, 1. ciltte de söz ettiğim gibi yineleyelim; bu olay en çok ses getiren bir konu olduğu için bu adı vermiş bulunuyorum.
Bu arada, muhterem okurlarıma bir müjde vermek istiyorum şöyle ki: adını ileri de açıklamayı uygun bulduğum değerli bir prof. bir kurum adına film yapılması için, noterden istediği yetki belgesini gönderdim. Bunun üzerine senaryosunu yazmaktadır. Son telefon görüşmemde; elli sayfa yazdığını, yazacağı yüzelli sayfa ile toplam ikiyüz sayfa olacağını, bu yaz gelip Âlembey köyü ile Tanır kasabası arasındaki arazi durumunu, Durdu Çavuş'un anne ve babasının Ashab'ül Kehf'e gidip dua ettikleri yeri ve özetle genel konumu gördükten sonra film çekiminin gerçekleştirileceği düşünülmektedir. Diğer taraftan, Un Sandığı 2. cilt kitabımızın ön sözünü yazma zahmetinde bulunan Kahramanmaraş Valisi sayın İlhan Atış'a, Yard. Doç. Dr. Sayın Cemil Gülseren'e, Eğitimci Yazar Mehmet Gülseren'e, 1. cildin ön sözünü yazan Gazi Ü. Tıp Fakültesi Dekânı Prof. Dr. Sayın Halûk Tokucoğlu'na, Şair Yazar, sayın: Bahaettin Karakoç'a, Eğitimci Yazar Arif Bilgin'e ve Eğitimci Yazar Celâlettin Kurt'a teşekkür etmeden geçemiyeceğim.
3. cilt Un Sandığı kitabımızda buluşmak dileğiyle. Hoşça kalınız.

2024 - Mehmet Göçer'in Un Sandığı Kitabının Web Sitesidir--KOSKER